‘İhanete hayır;
Türk Milleti ve Devleti Bölünemez’
“İhanete hayır, Türk Milleti ve Devleti
Bölünemez “paneli Ankara’da ABEM konferans salonunda gerçekleşti.
ANKARA- “İhanete hayır, Türk
Milleti ve Devleti Bölünemez “paneli Ankara’da ABEM (Ankara Barosu Eğitim
Merkezi) konferans salonunda 09 Nisan 2014, Çarşamba günü gerçekleştirildi. Toplantının
açılışını Türkiye Sivil Toplum Birliği Başkanı Sadi Somuncuoğlu Yaptı. Panel
yöneticisi olan Hasan Korkmazcan yaptığı konuşmada “Mücadeleyi başlatıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri mücadelenin ilk adımıdır” dedi.
Mücadele başlıyor. İlk adım Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Türkiye Sivil Toplum Birliği
Panelinde konuşan; Türk Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı, TBMM (eski)
Başkan Vekili ve 4 dönem Denizli Milletvekilliği yapmış olan Hasan Korkmazcan
iktidara çok sert ifadelerle yüklendi.
Hasan Korkmazcan” Başbakan
Erdoğan artık güven kaybetmiştir. Kanunlara uymayan bir Cumhurbaşkanı,
Cumhur’un başı olamaz “dedi. Korkmazcan yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bugün, küçük bir salonda ama çok büyük bir hak ve adalet aramak için toplanmış
bulunmaktayız. Buradan, büyük bir ulusu parçalama zihniyetine ve “ihanete
hayır” diyoruz.
Türk Ulusu her şeyi affeder ancak ihaneti asla affetmez.
Tarihimiz bunun örnekleriyle
doludur. Bu Millet, düşmanlarının hainlerini bile cezalandırmıştır. Devlet
olmanın en önemli gereklerinden biri ihanetle mücadele etmektir. Üzülerek
belirtmeliyim ki, hukukun askıya alındığı bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte,
bugünler daha iyi günler, kötü günler ilerde diyenlere sesleniyorum. Şu anda
içinde yaşadığımız günler en kötü günlerdir, bundan daha kötü bir durum olamaz.
Türk Milleti adını bilinçli olarak silmeye çalışıyorlar.
Bunu yapmaya çalışan hainlere
sesleniyorum. Dünya’daki tüm kütüphaneler yıkılıp, kitaplar yakılmadan, tüm
sanat eserleri yıkılmadan, Türk adını yeryüzünden silmek mümkün olmayacaktır.
Geçmişte bu görüşe katılan ama bugün aksi davranışlar sergileyen kişileri, her
şeyden önemlisi TBMM’ni bu görüşe sahip çıkmaya davet ediyorum.
Bu son çağrıdır.
Bu son çağrıdır. İçinde
bulundukları hukuksuz durum, hükümeti, bu ülkeye ihanet eden PKK terör örgütü
ile aynı statüye getirir ve onlarla aynı sonu paylaşmalarını sağlar. ASALA ile
EOKA’cılar ve onların hasta zihniyetli destekçileri, yıllarca, yüce Türk
Milleti’nin ırkçı bir millet olduğunu söylediler.
Bu iftiradır.
Bu bir iftiradır. Türk Milleti
asla ırkçı olmamıştır, hattâ, ırkçılık düşüncesine en uzak millet, Türk Milleti
olmuştur. Aksi olsa birleştirici, bütünleştirici, insani değerleri yüksek bir
millet olmasa bu kadar uzun süre yaşaması mümkün olmaz ve tarihin
derinliklerine çoktan gömülürdü. Aynı zihniyettekilerin attığı ikinci bir
iftira var. Türkiye, terörle mücadelede başarı kazandı, ancak bu dönemde, 17
bin faili meçhul cinayet işlendi iftirasıdır.
Türk Milleti, hiçbir zaman cinayet işlememiştir.
Yetkililer niçin bu iftiraya
karşı bir kampanya yürütmüyorlar? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk
Devleti’nin köklü gelenek ve görenekleri ile ilkelerinden oluşmuştur. Bu
Anayasa’da değiştirilemeyecek hükümler vardır. Değiştirilemeyecek maddelere
dokunan Meclis gayrimeşru olur. Bizim en büyük gücümüz, yüce Türk Halkı’nın
bize olan güvenidir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu güveni kaybetmiştir.
İsteyen herkes Başbakan’dan istediği tavizi koparabilir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu
güveni kaybetmesi ve içinde bulunduğu durum nedeniyle tehdit altındadır.
Başbakanın tehdit altında olması demek milletin tehdit altında olması demektir.
Onu bu tehditten kurtarmak bilinçli Türk Halkı’nın elindedir. Devlet milletin
devletidir. Millet çağlayan bir ırmak, bizler ise bu ırmakta bir damlayız. Bir
milletin, adını, kendi iradesiyle değiştirmem mümkün mü?..
Geçmişte, Japonya, Almanya ve
İtalya Anayasa’larını zorla değiştirenler bile bunların isimlerini silmeyi
başaramamışlarken; kim bize, Türk ismi Anayasa’dan çıkacak diyebilir ki?.. Bu
salondakiler, karar verirsek, bu toplantıyı, gider, bu vatanın ayrılmaz bir
parçası olan Diyarbakır’da da yaparız. Bunu kimse engelleyemez… Kötümserliğe
kapılmayalım ama mevcut durumu da seyretmeyelim.
Ülkesini seven bizlerin yapacak işleri var.
Bir proje etrafında birleşmeli ve
bir plan dâhilinde çalışmalıyız.
Bu proje; emperyalizmin
dayatmalarına hayır diyerek direnmek, insan hakları ve hukuk çerçevesinde
ülkemize sahip çıkmaktır. Terör örgütü üyeleri ve bu zihniyeti destekleyen
bölücüler asla affa uğrayamazlar. Bölge halkıyla doğrudan temas kurmalı ve
bölücüleri aradan çıkarmalıyız.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri mücadelenin ilk adımıdır.
Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti
kanunlarına uymayan bir Cumhurbaşkanı ile kanunu neresinden delerim diyen bir
Başbakana bırakılacak bir ülke değildir. Herkesin bir hesabı olabilir, ama
unutulmamalıdır ki; Yüce Türk Milleti’nin de bir hesabı vardır. Bu mücadeleye
gönül veren herkes, tüm önyargıları kaldırıp kucaklaşmalı ve bütünleşmelidir.”
Yoğun bir katılım ve bilinçli katkı…
İçişleri eski bakanı İdris Naim
Şahin, Eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, Prof. Dr Anıl Çeçen, Sincan eski ağır
ceza mahkemesi başkanı Osman Kaçmaz, Türk Demokrasi ve Kadın Platformu Başkanı
Avukat Ayşegül Kahveci, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit
Özdağ., Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Avukat Fethi Bolayır, Gazi
Üsteğmen Serdar Öztürk ile İslâmcı Yazar İsmail Nacar gibi birçok Kanaat Önderi
ve önemli isim panelde yer aldılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder