ATATÜRK’E MEKTUP
Eğitimci-Yazar Av.Fethi BOLAYIR
Aziz Atatürk, 76 yıldır senden ayrıyız.
Ama hep içimizde yaşıyorsun. Diyeceksin ki, benim yokluğum boyunca ülkemde
neler oldu, neler yapıldı? Bu sorunuzun karşısında utanç duyuyoruz. “Neden
utanç duyuyorsunuz? Utanılacak neler yaptınız?”
Aziz Atam, neler yapmadık ki; bir bir
arzedeyim. Diyordunuz ki, “Aziz ve mübarek vatanımızı kurtarmak için bütün
aydınların, herkesin hazır olması lazım.” Ama Atam, bugün ülkemizin pekçok
aydını, ülkemize karşı hıyanet içinde veya sessizliğe gömülmüş yahut çıkar ve
menfaat ilişkileri içine girmiştir.
Aziz Atatürk, demiştiniz ki “Benim
naciz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti
ilelebet yaşayacaktır.” Aziz Atam,
çok üzülüyoruz. Kurduğun Cumhuriyeti yıkmaya çalışan şer güçler etkin ve
çoğalmış durumdalar. Kurum ve kuruluşlarımızdaki “T.C” rumuzu sökülüyor. Aziz Atatürk, diyorsunuz ki; “Medeni
olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmağa mahkûmdurlar.”
İnanınız Atam, bize öncülük yapanlar, yüzlerini medeni dünyaya değil,
karanlıkla içiçe olan, çağın gerisinde kalmış düşüncelere çevirir hale
gelmişler.
Aziz Atatürk, diyorsunuz ki; “Hukukta
yatıştırma siyaseti ve asılsız hikayelere bağlılık milletleri uyanmaktan men
eden en ağır bir kâbustur. Türk Milleti, üzerinde böyle bir ağırlık
bulunduramaz.” Aziz Atam, içim acıyarak
belirteyim ki, bugün Türkiye’ de hukuk ayaklar altına alınmıştır. Yargı bağımlı
hale getirilmeye çalışılıyor. Bazı savcı ve hakimlerimiz evrensel hukuk
anlayışından uzaklaşmışlardır. Hukukun egemenliği değil, egemenlerin hukuku
etkili hale gelmiştir.
Aziz Atatürk, diyorsunuz ki; “Büyük
Türk kadınını ilmi, ahlâki, sosyal, ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı,
yardımcısı ve koruyucusu yapmak yürüyeceğimiz yoldur.” Aziz Atam, ne acıdır ki, bugün kadınlarımız eve kapatılmak, sosyal
hayattan koparılmak, ikinci sınıf vatandaş haline getirilmeye çalışılıyor.
Yüce Atatürk, diyorsunuz ki; “En mühim
ve feyizli vazifelerimiz, milli eğitim işleridir. Milli Eğitim işlerinde
mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin hakiki kurtuluşu, ancak bu suretle
olur.” Aziz Atam, milli eğitimin
milliliği kaldırıldı. 4+4+4 diye uzaydan getirilen ucube bir milli eğitim yapay
sistemi ile karşı karşıyayız. Çağdaş eğitim, pozitif bilim, “Fikri hür, irfanı
hür, vicdanı hür...” genç nesil yerine, imamı yetiştiren bir eğitim sistemi
yerleştirilemeye çalışılıyor.
Aziz Atatürk, diyorsunuz ki; “Sanat
güzelliğin ifadesidir. Bu ifade şiirle, musiki ile, resimle, heykeltıraşla,
mimarlıkla olur.” Aziz Atam, şu anda
sanatın içine tükürenler, heykelleri yıkanlar, yıktıranlar, resimleri
yasaklayanlar ülke siyasetine yön veriyorlar. Diyorsunuz ki; “Dinlenmemek üzere
yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim
yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.” Aziz Atam, şu anda Türk gençliği yürüyor diye coplanıyor,
üzerlerine biber gazı ve su sıkılıyor, TOMA’ larla kovalanıyor. Teröristlikle,
terbiyesizlikle, çapulculukla itham ediliyor. Dindar ve kindar bir gençlik
yetiştirilmeye çalışılıyor.
Aziz Atatürk, diyorsunuz ki; “Biz
doğrudan doğruya milliyet perveriz ve Türk milliyetçisiyiz.” Aziz Atam, şu anda Türk milliyetçiliği
ayaklar altına alınmış haldedir. Yine diyorsunuz ki; “Hangi şey akla, mantığa,
halkın menfaatine uygundur, biliniz ki, o bizim dinimize de uygundur.” Aziz Atam, ülkemizde gerçek İslami
anlayış ve değerlerden uzak, gerçek dışı dinci anlayışlara sahip olanlar
çoğaldı. Kafa kesen, kadınları pazarlarda cariye diye satan çağdışı inançlara
özenen insanlarımız giderek çoğaldı.
Aziz Atatürk, diyorsunuz ki; Basın
milletin umumi sesidir. Bir milleti aydınlatmada ve uyarmada, bir millete
muhtaç olduğu fikri gıdayı veremekte, bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesini
teminde basın başlıbaşına bir kuvvettir.” Aziz
Atam, şu anda ülkemizdeki basın, siyasal iktidarlarca teslim alınmıştır.
Halkın sesi olmaktan çıkmış, sahibinin sesi olmuştur. Basını elinde tutan
tacirler, tüccarlar eletek öper hale gelmişler.
Aziz Atatürk, diyorsunuz ki; “Ordu,
Türk Ordusu!... İşte, bütün milletin göğsünü itimat, gurur duygularıyla
kabartan şanlı ad! Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin,Türk
vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir.” Aziz Atam, inanın şu an Türk
Ordusu dizlerinin üzerine çökertilmiştir. Seçkin, milliyetçi, çağdaş, lâik,
ülkesi için göğsünü siper etmiş en üst komutanlar, Genel Kurmay Başkanı dahil,
uydurma-sahte delillerle hapishanelerde çürüdüler. Rütbeleri ellerinden alındı,
terfi etmelerinin önü kesildi. Gününden önce emekliye sevk edildiler. Böyle bir
zilleti, Türk Ordusu hiçbir zaman görmedi.
Aziz Atatürk, diyorsunuz ki; “Dış
siyaset, iç kuruluş ve iç siyasete dayandırılmak zaruretindedir. Yani iç kuruluşun
tahammül edemeyeceği genişlikte olmamalıdır. Yoksa hayali dış siyasetler
peşinde dolaşanlar, dayanak noktalarını kendiliğinden kaybederler.” Aziz Atam, şu an Türkiye’ nin iç ve dış siyaseti arap saçına dönmüş, dışarda
inanırlığı yitirmiştir. Komşu devletlerle kanlı-bıçaklı hale gelmiş durumdayız.
Uluslar arası camiada Türkiye arka plana itilmiştir. Artık herhangi bir konuda
oyun kurucu kervanında Türkiye’ ye yer vermiyorlar.
Aziz Atatürk, mektubumu biraz
uzatıyorum ama, beni bağışlayacağınıza inanıyorum. Kalbimize zehirli bir ok
gibi saplanan bazı acı olayları size arzetmek istiyorum. İnanması zor olacak,
ama doğrudur. Okullarımızda “Andımız”
ı kaldırdılar. Ülkemizin bazı yerlerinde Türk bayrağını “gönder” den indirip yaktılar, yırttılar. Okullarımızı yaktılar.
Sizin heykellerinizi ve büstlerinizi parçaladılar. Bir kısım okullarımızda “İstiklâl
Marşı” mız söylenmez oldu. Bazı yörelerdeki köylerimizin, mezralarımızın
ilçe ve illerimizin isimleri bölücülerce değiştiriliyor. Bazı yerleşim
yerlerimizin mahallelerinde, özerlik ilan ediliyor, hendekler kazılıyor.
Buralara askerler ve emniyet güçleri sokulmuyor. Bir bölgemizde eşkiyalar ve
ayılıkçı-bölücü güçler kimlik ve yol kontrolleri yapıyor, vergi topluyor,
mahkemeler kurup yargılamalar yapıyor.
Aziz Atatürk, açlık ve yoksulluk sınırına dayanmış insanlarımız, kömür çuvalları,
nohut, patates, makarna torbalarıyla uyutuluyor, iradeler ipotek altına
alınmaya çalışılıyor. Yandaşlara her kapı açılıyor. Bal tutan parmağını
yalıyor. Binlerce kömür işçisi, etkili ve yetkililere rant sağlamak uğruna
maden ocaklarının kanalık dehlizlerinde can veriyorlar. Güneydoğu Bölgemizde
devlet otoritesi yok olmuş. Kırsalda ve merkezde alan hakimiyeti bölücü örgütün
eline geçmiş. Devletin Valisi, Kaymakamı, askeri, polisi ortalarda yok gibiler.
Bu bölgede askerimiz sivil kıyafetlerle bile çarşıya, pazara çıkamaz haldeler.
Çıkanlar takip ediliyor. Kahpece, alçakça, şerefsizce arkadan ve enselerinden
vurularak şehit ediliyorlar. Buralarda milli bayramlarımız kutlanamaz oldu.
Aziz Atatürk, yöre halkı asker ve polisimize düşman ve işgalci gücüymüş gibi
bakıyor. Bu bölgede Barzani ve
peşmergelerin etkisi, bizden daha fazladır. İnsanlarımız bu Barzani bozuntusuna,
“ Türkiye seninle gurur duyuyor.” diyerek tezahürat yapar hale geldi. Güneydoğu
Bölgemizde, denetim tamamen elikanlı terör
örgütünün eline geçmiş haldedir. “Açılım”
diye başlatılan bir senaryo, misaki milli ile sınırlarını çizdiğiniz vatan
toprakları bölünme noktasına geldi. “Türkiye, Türk Milleti, Türklük”
söylemlerini söyleyemez hale geldik.
Aziz Atatürk, kanla-irfanla kurduğunuz laik Cumhuriyet’ in bu duruma düşürüldüğü.
Gaflet, dalalet, hıyanet ülkemizde kol geziyor. Arzettiğim bu durumlara çok
üzülüyorsunuz değil mi? Bizler ise her gün kahır oluyoruz Atam. Yine de
ümidimizi yitirmedik. “Gençliğe
Hitabenizi” her sabah okuyarak doğacak güneşe bakıyoruz. İlkelerinizin
bizlere kazandırdığı ruh, milli ülkü, azim ve kararlılık arz ettiğim bu hıyanet
tablosunu yırtıp atacaktır. Ruhun şad olsun aziz ATAM.