12 Ocak 2013 Cumartesi

Özür dileyen özürlülere ithaf!...

Özür dileyen özürlülere ithaf olunur…
Biz bu vatanı şehitlerimizden borç olarak aldık…
Önce onları şehit edenler özür dilesin ve borçlarını ödesinler….. Tabiki kabul görürse…
ÇANAKKALE SAVAŞINDAN ;
Kocadere köyünde büyük bi sargı  yeri kuruluyor. Kimi Urfalı , kimi
Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı
getiriliyor…
Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır.Zor
nefes alıp vermektedir.Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için
komutanının elbisesine yapışır.Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından.“Ölme ihtimalim çok fazla… Ben bir pusula yazdım…Arkadaşıma
ulaştırın…”
Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
“Ben…Ben köylüm Lapseki’li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç
aldıydım…Kendisini göremedim.Belki ölürüm.Ölürsem söyleyin hakkını helal
etsin”
“Sen meraketme evladım” der Komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle
okşar.
Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de “söyleyin hakkını helal etsin” olur…
Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan
çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden
çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine
bir pusula.Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır.Pusulayı
açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır,
ne titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz…
>PUSULADAKİ NOT:
“Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil’e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni
göremedi.Biraz sonra taarruza kalkacağız.Belki ben
dönemem.Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.”
Siz bu olayın neresindesiniz?
Türklük davası güdüp de ecdadın ayaklarındaki toz olamayanların, vatan
millet sevdasında! olup ülkeyi yiyip-bitirenlerin ve yetim hakkına bile göz
dikip; haksızca hak iddia edenlerin gözlerine sokmanız dileğiyle…onlar anlar…  
Akıllıca bir planın parçası
SÖzde aydınların başlattığı ’özür’lü kampanyaya toplumun her kesiminden çığ gibi tepki büyüyor. Türk milletini, Ermeni’den özür dilemeye çağıranların milleti ‘tavır almaya’ zorladığını belirten akademisyenler ve ülkenin gerçek aydınları, kampanyanın ’akıllıca’düşünülmüş bir planın parçası olduğuna dikkat çekiyor: Bu girişim, Türk milletini tuzağa düşürme planının bir adımıdır.
İŞTE O METİN
Sanal ortamda başlatılan kampanyanın metninde şöyle deniyor: “1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felâket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.”
Şehitlerimizin kanı ve vebali altındalar
Toplumsal Düşünce Derneği 
Genel Başkanı 
Avukat Fethi Bolayır:
Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Avukat Fethi Bolayır kampanyayı, “Bir kitle kendi ülkesine ve milletine bu kadar hainlik yapamaz” sözleriyle eleştirdi. Özür dileme kampanyası başlatan ve buna destek veren kişilerin omuzlarında, Ermeniler tarafından şehit edilen Türk büyükelçilerinin, dışişleri mensuplarının ve onların ailelerinin kanları ve vebali olduğunu söyleyen Avukat Fethi Bolayır şunları söyledi:
“Kendi ülkesini kalkıp başka bir ülkenin kamuoyuna şikayet eden bir zihniyete aydınlık demek mümkün müdür? Ermenilerin hakkını savunurken, Karabağ’da Azerbaycan vatandaşlarına yapılan zulümleri neden hiç konuşmuyorsunuz ey aydınlar? Bu ihanetin ta kendisidir. Karabağ’daki o zihniyet, geçmişte de Kars, Van, Ardahan’da kirli elleriyle kan döktü. Türkiye’nin yanlışlarını elbette açığa çıkaracağız, eleştireceğiz. Ama Ermenilerin hiyanetini getirip de Türk milletinin üzerine yıkmak ancak ihanet olarak tanımlanabilir. Bu ülke artık sahipsiz hale geldi. Her önüne çıkan Türkiye cumhuriyetine, laik ve üniter devlete saldırıya geçti.”