12 Ağustos 2016 Cuma

AV. FETHİ BOLAYIR: “NAMUSLULAR DA EN AZ NAMUSSUZLAR KADAR CESARET SAHİBİ OLMALIDIR.”

BASIN AÇIKLAMASI
“NAMUSLULAR DA EN AZ NAMUSSUZLAR KADAR
CESARET SAHİBİ OLMALIDIR.”
15 Temmuz’da namussuzca ve alçakça hazırlanan bir senaryo ülkemizde sahnelenmek istendi. Milletin sağduyusu, bu oyunun sahnelenmesini hayatlarını ortaya koyarak önledi. Bu hain ayaklanma; laik ve demokratik Cumhuriyete, milletin birlik ve beraberliğine, Ülkemizin bölünmez bütünlüğüne yönelmiş karanlık bir kalkışmadır. Kirli bir alçaklık ve hıyaneti bir arada ortaya koyan bu ayaklanmanın önlenmesi; Türk Milleti’nin demokrasiye, miilli dayanışmaya, bir arada birlik ve beraberlik içinde yaşama iradesine olan bağlılığının bir göstergesidir.
Milli İradeye ve milli egemenlik ruhuna karşı gelen her türlü silahlı hareketi şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz. Bu kirli oyun göstermiştir ki; kederde, kıvançta, tasada bu aziz milletin birleşmesi kaçınılmazdır. Laik ve demokratik Cumhuriyet’in ne kadar kıymetli olduğu anlaşılmıştır. İdeolojilerin, istismar edilen dini değerlerin, etnik bölücü konuların Ülkenin gündemine taşınmasının, kullanılmasının ne büyük tehlikelere yol açtığını ve açacağını 15 Temmuz hıyanetinin ve bölücü örgütlerin akıttıkları kanlardan ve alınan canlardan anlaşılmaktadır.
Memleket dahilinde iktidara sahip olanlar ve olmak isteyenler, Ülkemizde cereyan eden bu alçaklıkların beslendikleri bataklığı kurutma yollarını elbirliğiyle bulmalıdırlar. Gafletin, dalaletin, hıyanetin Ülkemizde yeşermesine asla fırsat vermemelidirler. “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diye kamuoyuna görüşlerimizi saygıyla arz ederiz.
                                                                                              Fethi BOLAYIR
                                                                                              Toplumsal Düşünce Derneği
                                                                                              Genel Başkanı

20 Ocak 2016 Çarşamba

TOPLUMSAL DÜŞÜNCE DERNEĞİ BASIN AÇIKLAMASI; GENEL BAŞKAN, AV. FETHİ BOLAYIR

TOPLUMSAL DÜŞÜNCE DERNEĞİ GENEL MERKEZİ BASIN AÇIKLAMASI
“BU MİLLET İÇİN CANIMI VERİRİM.” DEMİŞTİN. ŞİMDİ NEREDESİN? MİLLET, KÖŞEBUCAK SENİ ARIYOR…
Kanla – irfanla kurduğun demokratik ve laik Cumhuriyetin hainlerin saldırıları altındadır. Ülkemizin her tarafında oluk oluk kan akıyor, canlar gidiyor. Ülkemiz kan ağlıyor. Her yerde kan, her yerde korku, her yerde gözyaşı. Bu güzel ülkede mezhep, bölücü ırkçılık tahrik edilerek, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğümüz sarsıntı geçiriyor.
“Büyük Türk Milleti” dediğin bu yüce millet “ümmet” anlayışının çemberine alınmaya çalışılıyor. “Vanlısı da, Diyarbakırlısı da, Trakyalısı da, Karadenizlisi de aynı cevherin elemanlarıdır.” dediğin memleket evlatları birbirlerine düşman hale getiriliyor. Ülkemizin bölünmez bütünlüğü üzerine oyunlar oynanıyor. Misak-i Milli ile sınırları çizilen (belirlenen) bu aziz topraklarda kirli hendekler kazılarak, hain tuzaklar kurularak milli sınırlar zedelenmek isteniyor.
“Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilken bir kenara bırakılmış durumdadır. Ülkemiz hem içeride, hem dışarıda bu ilkenin dışına düşmüş haldedir. İçeride insanlarımız birbirlerine kinle – nefretle bakar duruma gelmiş, dışarıda kendileriyle iyi olduğumuz hiçbir komşu devlet kalmamış.
“Ne mutlu Türk’üm diyene.” anlayışınızın yerini “Ne mutlu şucuyum.” anlayışı almış durumda. “Milli Yurttaşlık” anlayışının yerine, “Evrensel Yurttaşlık – Yeryüzü Yurttaşlığı”nı oluşturma gayretleri, insanlarımız arasına nifak tohumlarını ekiyor.
Okullarımızda “Andımız” kaldırıldı, bölücülere hoş görünmek için. Milli Bayramlarımız kutlanamaz duruma getirildi. “Türklükten başka hiçbir servetim yoktur.” demiştin. Ne var ki, bugün “Türklük, Türk, Türk Milleti” kavramları Anayasamızda ve ilgili kaynaklardan çıkarma gayret ve söylemleriyle karşı karşıyayız. Aynı şekilde, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun.” deyişi de aynı akıbete uğratılmak isteniyor.
 “Açtığın yoldan gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğimize and içtik.” diyen Türk Milleti’nin, Türk Gençliği’nin yolları kesiliyor, gösterdiğin hedefler birer birer imha ediliyor.
Bunaldık, ruhumuz kararıyor, oksijenimiz giderek azalıyor. Nefes alamaz bir ortamın içindeyiz. Bu millet için canımı veririm demiştin. Şimdi nerdesin? Milletin köşe bucak Seni arıyor ATATÜRK, Seni arıyor ATATÜRK, Seni arıyor ATATÜRK… Kamuoyuna saygılarımızla.
Av. Fethi BOLAYIR
Eğitimci - Yazar
Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı

12 Ekim 2015 Pazartesi

TEK ÇIKAR YOL, Vural AKKOL - Toplumsal Düşünce Derneği Genel Sekreteri

TEK ÇIKAR YOL
Güzel ülkem; Kamplara ayrılmış, ideolojik bölünmeler giderek derinleşiyor ve zaman kazanıyor. Yüzü gülen insanlarımızın sayıları giderek azalıyor. Aş – iş peşinden koşan, yokluk içinde kıvranan vatandaşlarımızın sayıları 10 milyonlara varmış durumda. Eğitimimiz Arap saçına dönmüş haldedir. Siyasi anlayışlara inanç kalmamış, ülkemizin bölünmez bütünlüğünün tehlikesi üzerimize kara bir bulut gibi çökmüş…
Fazla söze gerek yoktur.
Diyoruz ki: 
Aziz Türk Milleti’nin bireyleri, Analar-Babalar, Gençler, işçiler, işverenler, memurlar, tüccarlar ve toplumun diğer pek çok kesimleri “ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ”ni tekrar tekrar okuyunuz, okutunuz. Dertlerimizi endişelerimizi, korkularımızı bertaraf etmek için, tekrar tekrar okunmasını istediğimiz “ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ”ni arz ediyoruz:
Saygılarımızla.
Vural AKKOL
TOPLUMSAL DÜŞÜNCE DERNEĞİ
GENEL SEKRETERİ

ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

8 Eylül 2015 Salı

Toplumsal Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı: "YAZIKLAR OLSUN!..."

TOPLUMSAL DÜŞÜNCE DERNEĞİ GENEL BAŞKANI AV. FETHİ BOLAYIR’IN “ŞEHİTLERİMİZ” HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI
"YAZIKLAR OLSUN!.."
“Açılım” denilen karanlık politikaların ürünü olarak hain PKK’nın palazlanması, insan ve silah gücü toplaması, kırsaldan şehir merkezlerine inmesi olmuştur. Bu oluş, ülkemize kan ve gözyaşı getirmiştir.
Lâik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bölünmez bütünlüğünü parçalamayı hedef seçmiş olan alçaklar, şerefsizler, namussuzlar, hainler, sonunda gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olduklarını anlayacaklar ve bu anlamanın bedelini ağır ödeyeceklerdir.
Bu güzel vatanda Kürt-Türk, Alevi-Sünni, Laz-Çerkez laik ve demokratik Cumhuriyeti kanla, irfanla kurdu. Bu ulvi kuruluşu hiçbir hain güç parçalayamayacaktır. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren karanlık güçler, Türkiye’yi Ortadoğu bataklığının içine çekemeyeceklerdir. Türk Ordusu’nu kumpaslarla hırpalayan, kozmik odasının altını üstüne getirenler amaçlarına ulaşamayacaklardır.
Bu aziz vatan için Mehmetçikler ve polislerimiz mertçe, yiğitçe, onurluca bir mücadele veriyorlar. Zaman zaman, aziz vatanın bölünmez bütünlüğü için şehit oluyorlar. Bu şahadet ay yıldızlı bayrağın yurdun her köşesinde göklerde dalgalanmasının güvencesi oluyor. Vatan dardaysa, mertçe savaşa giden, onurluca canını veren Mehmet’in ve polisimin yüreğimize düşen acısının siyasi hesaplara malzeme edilmesini istemiyoruz.
“Analar ağlamasın.” ninnisiyle halkı uyutarak bölücü örgütün ayrık otu gibi özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerimiz başta olmak üzere Anadolu’nun her tarafına yayılmasına fırsat veren siyasi anlayışlar, akan kanların sorumlularıdır.
Büyük vatan şairi Namık Kemal,
“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yoğ imiş kurtaracak bahtı kara mağderini.” diyor.
Büyük devlet adamı Atatürk, Namık Kemal’e cevap veriyor:
“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur elbet de kurtaracak bahtı kara mağderini.” diyor ve “Milli Mücadele Destanı”nı yazıyor.
Şimdi ülkemiz sanki Namık Kemal’in dediği noktaya gelmiş gibi. Haykıracak bir ses duymak istiyor Türk Milleti. Bu sese kulak tıkayanların Allah belasını versin. Dağlıca ve Iğdır’ da yüreğimize düşen ateşe sebep olanlara yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun. Kamuoyuna saygılarımızla…

25 Haziran 2015 Perşembe

T.D.D. GENEL BAŞKANI AV. FETHİ BOLAYIR TÜİK AÇIKLAMASINI DEĞERLENDİRDİ

Büyük bir toplumsal tehdit ve tehlike: Dinî değerlerden uzak bir yaşam evlilikleri sarsıyor
TOPLUMSAL DÜŞÜNCE DERNEĞİ GENEL BAŞKANI AV. FETHİ BOLAYIR TÜİK AÇIKLAMASINI DEĞERLENDİRDİ
Avukat Fethi BOLAYIR
Toplumsal Düşünce Derneği
Genel Başkanı
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in açıkladığı verilerdeki, son 12 yılda yüzde 36 artan boşanma oranları, dikkatleri aile içi ilişkilere çevirdi. 2013 yılı verilerine göre evlenen çift sayısı 600 bin 138 olurken, boşanan çift sayısı 125 bin 305 olarak gerçekleşti. Son 12 yılda evlilik oranı yüzde 10 artarken, boşanma oranı ise yaklaşık yüzde 36 arttı.
YENİ AKİT: SİNAN KAYA / ANKARA 
– Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in açıkladığı verilerdeki, son 12 yılda yüzde 36 artan boşanma oranları, dikkatleri aile içi ilişkilere çevirdi. 2013 yılı verilerine göre evlenen çift sayısı 600 bin 138 olurken, boşanan çift sayısı 125 bin 305 olarak gerçekleşti. Son 12 yılda evlilik oranı yüzde 10 artarken, boşanma oranı ise yaklaşık yüzde 36 arttı. Konuyu Akit’e değerlendiren Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkan Avukat Fethi Bolayır, boşanmaların nedeninin dini değerlerden uzaklık olduğunu ifade etti. Av. Fethi Bolayır, bazı görsel ve yazılı medya kuruluşlarının boşanmaları körüklediğini söyledi.
Boşanmaların son zamanlarda toplumda büyük yara oluşturduğuna dikkat çeken Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Av. Fethi Bolayır, “Şu anda yuvaların dağılmasının, ailelerin perişan olmasının, en büyük sebebi ailelerin ekonomik sıkıntı çekmesi, erken yaşta yapılan evlilikler ve çoğu ailenin toplumsal ve dini değerlere bağlı kalmamasından kaynaklanıyor. Bazı görsel ve yazılı medya kuruluşları da boşanmaları körüklüyor. Televizyonlardaki diziler, evlilik programları boşanmalara teşvik ediyor. Bu programlar topluma hayır yerine zarar getiriyor” dedi.
Boşanmaların önlenmesinde dini boyutun da büyük bir etkiye sahip olduğunu dile getiren Dernek Başkanı Bolayır, şunları söyledi: “Evlilikte dini değerlerimize çok önem vermeliyiz. Onun için evliklerde ve aile yapılarımızda hem dinimizin ve milli değerlerimizi zedelememeliyiz. Bu değerlerimizi istismar etmemeliyiz ki evlilikler yürütülebilsin. Bunların da temelini aile de vereceğiz ki, hem kız çocuğu hem de erkek çocuğumuz ileri de bu tür olaylarla karşı karşıya kalmasın.”
Evliliklerde anne ve babaya çok büyük görevler düştüğünü hatırlatan Av. Fethi Bolayır, “Burada anne babalara sesleniyorum; gençlerimizi diskoteklere mahkûm etmememiz lazım. Onları başıboş bırakmamamız gerekir. Çünkü çocuk ilk eğitimini anne ve babadan aldığı için anne ve babalar çocukları için aynı zamanda birer öğretmendirler” dedi.

2 Haziran 2015 Salı

"MUTLAK GEREKLİLİK" Vural AKKOL, Toplumsal Düşünce Derneği Genel Sekreteri

Vural AKKOL
Toplumsal Düşünce Derneği 

Genel Sekreteri
MUTLAK GEREKLİLİK
Türk toplumu son yıllarda endişeli, sıkıntılı ve karamsar bir ortamla karşı karşıya kalmıştır. Gülen yüzlerin sayısı giderek azalıyor. Memnuniyetsizlik had safhada. Bireyler ve kurumlar; bazı şeylerin düzeleceği, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla uygulanabileceği, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla insan unsurunu birinci plana alacağı siyasal iktidarların her kesime eşit mesafede yaklaşabileceği, milli hasılanın yükselebileceği ve pastadan eşit miktarda pay alınabileceği sabırla beklemişlerdir. Fakat sabrın artık patlama noktasına geldiği görülmektedir. Böyle bir negatif olguyu, yapılan anket çalışmaları da göstermektedir. Çünkü sonuç, vatandaşın siyasete güveninin kalmadığını göstermektedir. Demokrasinin sadece parmak sayısıyla olabileceği inancı yorgunluk ve bitkinlik yaratmıştır.
DESTEK YOKSA!..
Fizik kanunudur “Destek yoksa kaldıraç çalışmaz.” bilim kuralı, durumuna en güzel örnektir. Büyük önder Atatürk, toplumu yokluk içindeki Türk halkını arkasına alarak  oluşturduğu ordu ile milli mücadeleyi kazanmış bize Türkiye’ yi ve Cumhuriyeti armağan etmiştir. Yokluklar içinde ama zengin olan milli ruhla Türkiye Cumhuriyeti devletini çağdaş uygarlığa ulaştırılması için, çağdaş ilkeleri benimsemiş hayata geçirmiştir. Çağdaşlığa ulaşma toplumun huzuru ve mutlu olma yollarını açmıştır.
Bundan hareketle;
1-Toplumu dışlamayan kendi oturduğu dalı kesmeyen,
2-Toplumun gücünü yok saymayan, her zaman sivil toplumun gerekliliğine inanan, millitarist yöntemlerle demokratik kitlelerin gücünü kırmayan,
3-Hukuku, ekonomiyi, sosyal ve benzere alanları toplumla beraber pozitif şekilde kullanan,
4-Toplumun her kesimine eşit mesafede ve aktivitesi yüksek toplumu topluma  şikayet etmeyen ve her şeyden şikayetçi olmayan,
5-Global düşünen, beyinde liberal, gönülde milli bir politika yürüten
6-Uluslararası teknolojiyi takip ederek, sanayide söz sahibi olabilen, bu tür olguları ülke içerisinde planlı bir şekilde işletebilen, fakat yüzde kırka yakını tarıma dayalı bir kitleyi erozyona uğratmayan,
7-İnsanların yaşamını iyileştiren, insanların sosyal yaşamını düzenleyen, toplumun huzuru için çalışan, insan unsurunu birinci planda tutarak, insanca yaşamayı kabul edebilen, ne için yaşadığını bilen, bilgili, medeni, çağdaş, sağlıklı ve eğitim düzeyi yüksek toplum yaratmayı amaç ve ilke edinebilen,
8-Herkesle ve her kesim ile kavgalı olmayan, başkalarını suçlamayan, kendi özünü eleştirebilen, büyük Atatürk’ ün evrensel sözü olan “Yurtta barış, dünyada barış...” ilkesini yaşatabilen,
9-Bireyin devleti suçlamaması, devletin bireye kuşku ile bakmaması için güven verici, haksızlığı sıfıra indirebilecek, temiz ve şeffaf yönetimle temiz toplum oluşturabilecek,
10-İnsan haklarına,  demokrasiye ve Atatürk’ ün kurduğu Lâik Cumhuriyet ilkelerini baş tacı, edecek halk için politika üretecek yeni bir ruhun, yeni bir birlikteliğin, yeni bir aydınlığın yaratılmasına mutlak bir gereklilik vardır.
Vural AKKOL
        Toplumsal Düşünce Derneği
  Genel Sekreteri